Food Design and Innovation: A Path to Healthy Communities

Food design and innovation have emerged as powerful tools in creating healthier communities and promoting sustainable practices. The typology of our built environment plays a significant role in influencing our behavioral patterns with food. By fostering responsible eating habits and connecting to our geographical sites, we can build communities that are not only healthy for individuals but also for the planet.

As an interior designer, my journey into food design began in 2018 when I took on the role of Director of the Food Design Lab at l’École de design in Nantes Atlantique, France. This experience transformed my outlook on food consumption, prompting me to develop a food design methodology that combines urban design, anthropology, and interior architecture with food innovation.

Through collaboration with agri-business, the food industry, and policymakers, our goal was to develop commercially viable food products with ecological outcomes. We aimed to raise community awareness about the importance of taking impactful actions to create a healthier planet through our eating practices and habits.

One crucial aspect of food design is the sensory experience it offers. Healthy communities appreciate the rituals, sources, and flavors of their food. By savoring the taste and experience, we elevate eating to more than just a biological need; it becomes a way to create and cherish memories.

Food design, with its roots in Rome, Italy, in the 1980s, encompasses the entire food supply chain, services, and systems. It is a discipline that prioritizes sustainability and ecological practices to minimize the pressure on our natural resources through responsible consumption.

Our built environment plays a crucial role in influencing our food-related behaviors, including storing, cooking, and eating patterns. By understanding our natural environment and its connection to our food supply chain, we can cultivate a deeper appreciation for it and become more aware of our eating habits. This sense of belonging to our environment promotes a healthy balance with our natural resources and fosters a strong sense of community.

Ancient philosophies have long recognized the importance of this connection. By following certain practices, communities can maintain a healthy relationship with their environment and ensure the well-being of both the individuals and the ecosystem.

Recently, I organized a workshop in China titled “5 Elements in West Lake,” inspired by ancient Chinese philosophy. The objective was to raise community awareness and promote sustainable and healthy communities through a deep understanding of the connection between people and their natural resources.

Food design and innovation offer a pathway to creating healthy communities that are deeply connected to their environment. By cultivating responsible eating habits and appreciating the wealth of natural resources, we can build a healthier future for ourselves and the planet.

Yiyecek tasarımı ve yenilik, daha sağlıklı topluluklar oluşturmak ve sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmek için güçlü araçlar olarak ortaya çıkmıştır. İnşa ettiğimiz çevrenin tipolojisi, yiyecek ile ilgili davranış kalıplarımızı etkilemede önemli bir rol oynar. Sorumlu yeme alışkanlıklarını teşvik ederek ve coğrafi bölgelerimize bağlanarak, bireyler için sağlıklı olmanın yanı sıra gezegen için de sağlıklı topluluklar kurabiliriz.

Bir iç mimar olarak yiyecek tasarımına olan yolculuğum, 2018 yılında l’École de design’daki Food Design Lab’ın Direktörü olarak görev almamla başladı. Bu deneyim, yiyecek tüketimi üzerine bakış açımı dönüştürdü ve yiyecek inovasyonuyla kentsel tasarım, antropoloji ve iç mimarlık disiplinlerini birleştiren bir yiyecek tasarım metodolojisi geliştirmeme yol açtı.

Tarım işletmeleri, gıda endüstrisi ve politika yapıcılarla işbirliği yaparak, amacımız ekolojik sonuçları olan ticari açıdan sürdürülebilir yiyecek ürünleri geliştirmekti. Yiyecek tüketimi ve alışkanlıklarımız aracılığıyla daha sağlıklı bir gezegen yaratmak için etkili adımlar atma öneminin toplum farkındalığını artırmayı hedefledik.

Yiyecek tasarımının önemli bir yönü, sunduğu duyusal deneyimdir. Sağlıklı topluluklar, yiyeceklerinin ritüellerini, kaynaklarını ve lezzetlerini takdir eder. Tat ve deneyimi yaşayarak, yemeği biyolojik bir ihtiyaçtan daha fazlasına yükseltiyoruz; bir anı yaratma ve değerlendirme yolu haline geliyor.

Yiyecek tasarımı, kökleri 1980’lerde İtalya’daki Roma’da olan yiyecek tedarik zinciri, hizmetleri ve sistemlerini kapsar. Bu disiplin, sorumlu tüketim aracılığıyla doğal kaynaklarımız üzerindeki baskıyı en aza indirmek için sürdürülebilirlik ve ekolojik uygulamaları önceliklendirir.

İnşa ettiğimiz çevre, depolama, pişirme ve yeme alışkanlıklarımız da dahil olmak üzere yiyecek ile ilgili davranışlarımızı etkilemede önemli bir rol oynar. Doğal çevremizi ve yiyecek tedarik zinciriyle olan bağlantısını anlayarak, ona daha derin bir takdir geliştirebiliriz ve yeme alışkanlıklarımızın farkında olabiliriz. Bu çevreye aidiyet duygusu, doğal kaynaklarımızla sağlıklı bir denge oluşturur ve güçlü bir topluluk duygusu geliştirir.

Eski felsefeler uzun süredir bu bağlantının önemini kabul etmektedir. Topluluklar belirli uygulamaları takip ederek çevreleriyle sağlıklı bir ilişki sürdürebilir ve hem bireylerin hem de ekosistemin refahını sağlayabilir.

Yakın zamanda Çin’de “Batı Gölü’nde 5 Element” adlı bir workshop düzenledim, bu eski Çin felsefesinden ilham aldı. Amaç, toplum farkındalığını artırmak ve insanlar ile doğal kaynakları arasındaki bağlantıyı derin bir anlayışla sürdürülebilir ve sağlıklı toplulukları teşvik etmektir.

Yiyecek tasarımı ve yenilik, çevreleriyle derin bir bağa sahip sağlıklı toplulukların oluşturulmasına yol açar. Sorumlu yeme alışkanlıklarını geliştirerek ve doğal kaynakların değerini takdir ederek, kendimiz ve gezegenimiz için daha sağlıklı bir gelecek inşa edebiliriz.